6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun Kapsamındaki İş İlişkilerine Tabi Olarak Çalışan İşçiler Haksız Fesih Tazminatı Alacağı Talep Edilebilirler

  • Ana Sayfa
  • Makaleler
  • 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun Kapsamındaki İş İlişkilerine Tabi Olarak Çalışan İşçiler Haksız Fesih Tazminatı Alacağı Talep Edilebilirler
aciklama

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun Kapsamındaki İş İlişkilerine Tabi Olarak Çalışan İşçiler Haksız Fesih Tazminatı Alacağı Talep Edilebilirler

4857 sayılı İş Kanunu 4.maddesi İş Kanunun kapsamını belirlemektedir, aynı maddede istisnalar olarak bazı işler ve iş ilişkileri İş Kanunu 4.maddesi İş Kanunu kapsamına girmeyen işler olarak belirlenmiştir.

Buna göre; deniz ve hava taşıma işlerinde çalışanlar, elli ve elliden az işçi çalıştırılan

Tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde çalışanlar, aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işlerinde çalışanlar, bir ailenin üyeleri ve üçüncü dereceye kadar (üçüncü derece dahil) hısımları arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde çalışanlar, ev hizmetlerinde çalışanlar, çıraklar, sporcular, rehabilite edilenler ve Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu kapsamında üç kişinin çalıştığı işyerlerinde çalışanlar İş Kanunu hükümlerine tabi değildir. Dolayısıyla sözü edilen iş kollarında çalışanların hakları bakımından İş Kanunu değil, diğer başka özel kanunlar veya Türk Borçlar Kanunu uygulama alanı bulacaktır.

İstisnalar

Madde 4 -Aşağıda belirtilen işlerde ve iş ilişkilerinde bu Kanun hükümleri uygulanmaz;

a) Deniz ve hava taşıma işlerinde,

b) 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde,

c) Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işleri,

d) Bir ailenin üyeleri ve 3’üncü dereceye kadar (3’üncü derece dahil) hısımları arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde,

e) Ev hizmetlerinde,

f) (…)4 çıraklar hakkında, *(20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı Kanunun 37’nci maddesiyle, bu bentte yer alan “İş sağlığı ve güvenliği hükümleri saklı kalmak üzere” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır)

g) Sporcular hakkında,

h) Rehabilite edilenler hakkında,

ı) 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde.

Şu kadar ki;

a) Kıyılarda veya liman ve iskelelerde gemilerden karaya ve karadan gemilere yapılan yükleme ve boşaltma işleri,

b) Havacılığın bütün yer tesislerinde yürütülen işler,

c) Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işler,

d) Tarım işletmelerinde yapılan yapı işleri,

e) Halkın faydalanmasına açık veya işyerinin eklentisi durumunda olan park ve bahçe işleri, f) Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen ve tarım işlerinden sayılmayan, denizlerde çalışan su ürünleri üreticileri ile ilgili işler,

Bu Kanun hükümlerine tabidir.

İŞ KANUNUNA TABİ OLMAYAN İŞLER

1. Deniz Taşıma İşleri

Kural olarak deniz taşıma işleri, Deniz İş Kanunu’na tabidir. Ancak İş Kanunu madde 4’te getirilen hüküm uyarınca kıyılarda veya liman ve iskelelerde gemilerden karaya veya karadan gemiye yapılan yükleme ve boşaltma işleri İş Kanunu kapsamında yer almaktadır. Ayrıca Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen ve tarım işlerinden sayılmayan, denizlerde çalışan su ürünleri üreticileri ile ilgili işler de İş Kanunu kapsamında değerlendirilmektedir.

2. Hava Taşıma İşleri

Hava taşıma işlerinde çalışanlar bakımından özel bir kanun bulunmadığı için TBK hükümleri uygulama alanı bulmaktadır. Buna karşılık, havacılığın tüm yer tesislerinde yürütülen işlerde çalışanlara İş Kanunu uygulanır. Şu hâlde pilot, kabin memuru, telsizci ve makinist İş Kanunu kapsamı dışında kalan uçuş personelidir. Bunların dışında kalan, depo, havaalanı, hangar ve atölyelerde çalışanlar, hava taşıt araçlarını yapan, onaran ve bakımını üstlenenler diğer bir

Deyimle tüm yer tesislerinde istihdam edilenler İş Kanunu’nun uygulama alanı içine girerler. Ek olarak, gelişen içtihatlar uyarınca uçuş personelinin toplu iş sözleşmesi yahut sendikalı olması halinde İş Kanunu kapsamında yer alacağı kabul görmektedir.

3. Elli ve Ellinin Altında İşçi Çalıştıran Tarım ve Orman İşlerinin Yapıldığı İşyerleri

Elli ve daha az işçi çalıştırılan tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerleri veya işletmelerin İş Kanunu kapsamında olmadığını belirtilmiştir. Bu tarz işyerlerinde ve işletmelerde çalışanlar açısından özel bir Tarım ve Orman İş Kanunu bulunmadığı için TBK uygulanır. Ancak istisna getirilerek; tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işler, tarım işletmelerinde yapılan yapı işleri, halkın faydalanmasına açık veya işyerinin eklentisi durumunda olan park ve bahçe işleri açısından İş Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kabul edilmiştir.

4. Aile Ekonomisi

Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işlerinde ve bir ailenin üçüncü derece de dahil olmak üzere, üçüncü dereceye dek akrabalık bağları olan bireyler arasında dışarıdan başka birisinin katılmadığı halde evlerde ve el sanatlarının yapıldığı halı dokuma işleri gibi işlerde İş Kanunu hükümleri geçerli değildir.

5. Ev Hizmetleri

Gündelik ev işlerinde çalışanlar İK kapsamında yer almamaktadır. Bir işin ev hizmetleri içinde sayılabilmesi için doğrudan evin kendisine ve yaşam koşullarına yönelik olması gerektiği belirtilmektedir. Bu bakımdan; aşçı, uşak, temizlikçi, bahçıvan, şoför, bekçi, hayvan bakıcısı vb. evin gündelik işleyişine ilişkin faaliyetleri yürüten kişilerdir. Bu kişiler ile işverenleri arasındaki hukuki ilişkilerde TBK uygulanır.

6. Çıraklar

Kural olarak çıraklar İş Kanunu kapsamında yer almaz ancak iş sağlığı ve güvenliği hükümleri bakımından çırakların hakları saklıdır.

7. Sporcular

Sporcuların bir kulüp çatısı altındaki çalışmaları İş Kanunu hükümlerine değil, TBK hükümlerine tabidir. Yargıtay’a göre sporla doğrudan uğraşan sporcunun İş Kanunu kapsamında kalmadığı açıktır. Ancak, doğrudan aktif spor yapmayan, sporcuyu aktif

spor yapması için hazırlayan antrenör ile aktif görevi daha çok direktif vermek olan ve takımı başarıya ulaştırma görevi de bulunan teknik direktörün sporcu sayılmaması ve İş Kanunu kapsamında kabul edilmesi gerekmektedir. (9. HD, 14.09.2015 T. ,2015/17745 E. ve 2015/25607 K.)

8. Rehabilite Edilenler

Hastalık ve kaza gibi nedenlerle çalışma kabiliyetinde kayıp veya azalma bulunan çalışanların, tedavileri sonrasında işe tekrar alıştırılmaları için özel merkezlerde yaptırılan çalışmalar açısından İş Kanunu hükümleri uygulanmaz.

9. Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu Kapsamında Bazı İşyerleri

Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu madde 2’de belirtilen şartlara uygun olarak üç ve daha az işçinin bulunduğu işyerlerinde çalışanlar İş Kanunu kapsamında değildir. Bu şartlara göre ekonomik faaliyetini sermayesi ile bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir niteliğini kazandırmayacak miktarda olan esnaf işyeri sahibi dahil çalışan sayısı üç veya daha az olan iş yerleri bakımından TBK hükümleri uygulanır.

6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUN KAPSAMINDAKİ İŞ İLİŞKİLERİNE TÂBİ OLARAK ÇALIŞAN İŞÇİLER KIDEM TAZMİNATI ALACAĞINA HAK KAZANAMAZKEN KOŞULLARI OLUŞTUĞUNDA HAKSIZ FESİH TAZMİNATI ALACAĞI TALEP EDİLEBİLİRLER

İş Kanunlarının üçünün de kapsamına girmediği için Borçlar Kanunu kapsamına giren çalışanlar için 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nda Kıdem Tazminatı adı altında herhangi bir tazminata yer verilmemiştir.

Bunun yerine Kanunun 434. 437 ve 438’inci maddelerinde, işçi veya işveren tarafından yapılan fesihlerin durumuna göre “işçinin işten çıkma veya çıkarılma sebeplerine göre”

6098 sayılı Borçlar Kanunu aşağıdaki maddelerde fesih tazminatlarına yer verilmiştir.

III. Feshe karşı koruma

MADDE 434-Hizmet sözleşmesinin fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işveren, işçiye fesih bildirim süresine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür

Haklı sebeple fesihte

MADDE 437Haklı fesih sebepleri, taraflardan birinin sözleşmeye uymamasından doğmuşsa o taraf, sebep olduğu zararı, hizmet ilişkisine dayanan bütün haklar göz önünde tutularak, tamamen gidermekle yükümlüdür. Diğer durumlarda hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak haklı sebeple feshin maddi sonuçlarını serbestçe değerlendirir.

6098 sayılı Borçlar Kanunu’na (6098 sayılı Kanun) tabi olarak belirsiz süreli sözleşmesi ile çalışan ve haksız feshe maruz kalan işçi 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi gereğince bildirim sürelerine ilişkin bir tazminatı ve hâkimin takdirine bağlı olarak altı aylık ücretinden fazla olamayacak şekilde tazminat talep edebilir. 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hükmolunacak en fazla altı aylık ücret tutarındaki tazminat doktrinde haksız fesih tazminatı olarak nitelendirilmektedir.

Haklı sebebe dayanmayan fesihte

MADDE 438- İşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhâl feshederse işçi, belirsiz süreli sözleşmelerde, fesih bildirim süresine; belirli süreli sözleşmelerde ise, sözleşme süresine uyulmaması durumunda, bu sürelere uyulmuş olsaydı kazanabileceği miktarı, tazminat olarak isteyebilir. Belirli süreli hizmet sözleşmesinde işçinin hizmet sözleşmesinin sona ermesi yüzünden tasarruf ettiği miktar ile başka bir işten elde ettiği veya bilerek elde etmekten kaçındığı gelir, tazminattan indirilir. Hâkim, bütün durum ve koşulları göz önünde tutarak, ayrıca miktarını serbestçe belirleyeceği bir tazminatın işçiye ödenmesine karar verebilir; ancak belirlenecek tazminat miktarı, işçinin altı aylık ücretinden fazla olamaz.

YARGITAY 9. Hukuk Dairesinin;

Somut uyuşmazlıkta; yukarıda açıklanan bozma ilâmına uyulmakla Mahkemece, davacının 6098 sayılı Kanun kapsamında hizmet sözleşmesi ile çalıştığı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamındaki ... ilişkilerine tâbi olarak çalışanlar kıdem tazminatı alacağına hak kazanamazken haksız fesih tazminatı alacağı talep edilebilirler; 6098 sayılı Kanun’un 438 inci maddesinde öngörülen şartlar gerçekleştiği takdirde bu tazminata hak kazanabilirler. Ancak somut uyuşmazlıkta davacının haksız fesih tazminatına ilişkin talebi bulunmadığı dikkate alındığında, belirtilen tazminat miktarının kıdem tazminatı ile ilişkilendirilerek hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 9. HD., E. 2022/12117 K. 2022/12576

Ayrıca YARGITAY 9. Hukuk Dairesinin;

Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece, davacının 6098 sayılı Kanun kapsamında çalıştığı belirtilmiştir. Anılan Kanun kapsamındaki ... ilişkilerine tâbi olarak çalışanlar kıdem tazminatı alacağına hak kazanamazken haksız fesih tazminatı talep edilebilirler; 6098 sayılı Kanun’un 438 ... maddesinde öngörülen şartlar gerçekleştiği takdirde bu tazminata hak kazanabilirlerAncak somut uyuşmazlıkta davacının haksız fesih tazminatına ilişkin talebi bulunmadığı dikkate alındığında, belirtilen tazminat miktarının kıdem tazminatı ile ilişkilendirilerek hüküm altına alınması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Yargıtay 9. HD., E. 2023/2096 K. 2023/5954

SONUÇ OLARAK

6098 sayılı Borçlar Kanunu’na tabi olarak belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan ve haksız feshe maruz kalan işçi 6098 sayılı Kanun’un 438. maddesi gereğince bildirim sürelerine ilişkin bir tazminatı ve hâkimin takdirine bağlı olarak altı aylık ücretinden fazla olamayacak şekilde tazminat talep edebilir. 6098 sayılı Kanun’un 438. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hükmolunacak en fazla altı aylık ücret tutarındaki tazminat öğretide haksız fesih tazminatı olarak nitelendirilmektedir. 6098 sayılı Kanun’un 438. maddesi, 4857 sayılı Kanunu kapsamında olmayan, fakat 6098 sayılı Kanun’a tabi sözleşmesi ile çalışan işçinin sözleşmesinin işveren tarafından haklı neden olmaksızın derhal feshi durumunda uygulama alanı bulmaktadır.

İşe iade talebi bakımından değerlendirmek gerekir ise; işe iade İK kapsamında düzenlenmiş olup iş güvencesi bulunan işçiler tarafından talep edilebilmektedir.

Bu kapsamda “TBK’da işe iade kurumu düzenlenmemiş olduğundan, iş güvencesi kapsamında olmayan işçilerin işe iade davası açma hakkı bulunmamaktadır”.

Ancak, yine “toplu iş sözleşmesi ile iş güvencesi bulunan ya da işverenle akdetmiş olduğu hizmet sözleşmesi ile İK’ya tabi olan çalışanların işe iade davası açması mümkündür.”

Kötü niyet tazminatı bakımından değerlendirmek gerekir ise;

TBK’nın 434. maddesi TBK’ya tabi olan çalışanların belirsiz süreli iş akdi kötü niyetli şekilde feshedildiğinde kötü niyet tazminatı talep edebilecektir. Bu madde İK kapsamında çalışanların kıdem tazminatına hak kazanamaması durumunda uygulama alanı bulabilmektedir. Zira, anılan madde uyarınca, hizmet sözleşmesinin fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işveren, işçiye fesih bildirim süresine ait ücretin üç katı tutarında tazminat ödemekle yükümlüdür

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda kıdem tazminatı adı altımda herhangi bir tazminata yer verilmemiştir. Bunu yerine Kanunun 434. 437 ve 438’inci maddelerinde, işçi veya işveren tarafından yapılan fesihlerin durumuna göre “işçinin işten çıkma veya çıkarılma sebeplerine göre” aşağıdaki fesih tazminatlarına yer verilmiştir.

  • 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 438. Maddesi gereğince “altı aylık ücretinden”

  Fazla olmamak kaydıyla “haksız fesih tazminatı” verilebilmektedir.

  • 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hem de İş Kanunu kapsamında belirsiz süreli iş

 Sözleşmelerinin feshi için ihbar öneli öngörüldüğünden TBK ile İK, ihbar tazminatı yönünden

Örtüşmektedir. Buna göre TBK’ya tabi olan yani İK kapsamı dışında veya toplu iş sözleşmesi ile iş güvencesi bulunmayan çalışanlara “ihbar tazminatı” verilebilmektedir.

Ancak burada önemle belirtmek gerekir ki, TBK ve İK kapsamında ihbar farklı düzenlenmiş olup bu nedenle “aynı kıdeme sahip farklı kanunlara tabi çalışanların farklı ihbar tazminatı” tutarına hak kazanması söz konusu olabilmektedir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Fesih bildirim süresi

  1. Genel olarak

MADDE 432- Belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinin feshinden önce, durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir.

Hizmet sözleşmesi; bildirimin diğer tarafa ulaşmasından başlayarak, hizmet süresi bir yıla kadar sürmüş olan işçi için iki hafta sonra; bir yıldan beş yıla kadar sürmüş işçi için dört hafta ve beş yıldan fazla sürmüş işçi için altı hafta sonra sona erer.

Bu süreler kısaltılamaz; ancak sözleşmeyle artırılabilir.

İşveren, fesih bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle hizmet sözleşmesini feshedebilir.

Fesih bildirim sürelerinin, her iki taraf için de aynı olması zorunludur; sözleşmede farklı süreler öngörülmüşse, her iki tarafa da en uzun olan fesih bildirim süresi uygulanır.

Hizmet sözleşmesinin askıya alındığı hâllerde fesih bildirim süreleri işlemez

4857 Sayılı İş Kanunu Süreli fesih Madde 17-

Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir.

İş sözleşmeleri;

a) İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak iki hafta sonra,

b) İşi altı aydan bir buçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak dört hafta sonra,

c) İşi bir buçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak altı hafta sonra,

d) İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra, feshedilmiş sayılır.

Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.

Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır.

İşveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. İşverenin bildirim şartına uymaması veya bildirim süresine ait ücreti peşin ödeyerek sözleşmeyi feshetmesi, bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddesi hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz. 18 inci maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerinin uygulanma alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir. Bu maddeye göre ödenecek tazminatlar ile bildirim sürelerine ait peşin ödenecek ücretin hesabında 32’nci maddenin birinci fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile ölçülmesi mümkün sözleşme ve Kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur.

6098 sayılı Borçlar Kanunu’na (6098 sayılı Kanun) tabi olarak belirsiz süreli sözleşmesi ile çalışan ve haksız feshe maruz kalan işçi 6098 sayılı Kanun’un 438 maddesi gereğince bildirim sürelerine ilişkin bir tazminatı ve hâkimin takdirine bağlı olarak altı aylık ücretinden fazla olamayacak şekilde tazminat talep edebilir.

6098 sayılı Kanun’un 438 maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca hükmolunacak en fazla altı aylık ücret tutarındaki tazminat doktrinde haksız fesih tazminatı olarak nitelendirilmektedir.

Türk hukuk mevzuatında henüz yürürlükte olan “hava iş kanununu” bulunmaması sebebiyle halihazırdaki havacılık sektöründen doğan iş hukuku ihtilaflarının nasıl çözüleceği hususunda belirsizlik yaşanmaktadır.

Bu durum özellikle uçuş personelleri bakımından yaşanmaktadır, uçucu personelin iş hukukundan kaynaklanan ihtilaflarının çözümünde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”)’nun hizmet sözleşmesine ilişkin düzenlemeleri uygulanmaktadır. Zira, 4721 sayılı Medeni Kanun’un “Bu Kanun ve Borçlar Kanunu’nun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.” hükmünü haiz 5. maddesi gereği, iş sözleşmeleri ile ilgili tarafların hak ve borçları hususunda İK’da uçucu personel için bir düzenleme boşluğu olduğundan TBK’nın genel hükümleri uyulama alanı bulacaktır.

Ne var ki, bu farklılık uygulamada;

Uçucu ekip için sendikaya üye olmakla ve imzalanan toplu iş sözleşmesinde “4857 sayılı İş Kanunu hükümlerinden yararlanacaktır.” şeklinde ibarenin yer almasıyla giderilmektedir. Zira bu şekilde uçucu ekibin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması sağlanmaktadır.

Ancak bu şekilde iş güvencesinden yararlanamayan hava personelleri için iş güvencesinden yararlanan personeller ile aynı unvana sahip olsalar da farklı kanunların uygulanması sebebiyle bazı mahrumiyetler meydana geldiği açıktır. (*)

Bu hususta öncelikle iş hukukunun ve işçilik alacaklarının en önemli kalemi olan kıdem tazminatı yönünden farklılığa değinmek gerekir. Zira kıdem tazminatı, yalnızca İK kapsamında düzenlenmiş olup TBK kapsamında kıdem tazminatına ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle toplu iş sözleşmesi ile iş güvencesine sahip olmayan bir uçucu personel İK kapsamına dahil olmadığı için kıdem tazminatına hak kazanamaz iken, İK tabi olan yer personeli ya da toplu iş sözleşmesi ile iş güvencesine sahip olan uçucu personel kıdem tazminatına hak kazanacaktır.

6098 SAYILI TÜRK BORÇLAR KANUN KAPSAMINDAKİ İŞ İLİŞKİLERİNE TÂBİ OLARAK ÇALIŞAN İŞÇİLER KIDEM TAZMİNATI ALACAĞINA HAK KAZANAMAZKEN KOŞULLARI OLUŞTUĞUNDA HAKSIZ FESİH TAZMİNATI ALACAĞI TALEP EDİLEBİLİRLER.

 

https://www.muhasebetr.com/yazarlarimiz/musacakmakci/0230/